10005 Nolu Mail
Tarih:Kasım 17 Kasım 2003 Pazartesi - 16:12
Konu:Re: sorular
selam selam 1984

ĞAYB şudur:
a) Allah sonsuz ihtimalin yaratıcısıdır. Bunun anlamı: Rabbimiz
sonsuz tane (dünya/alem değil) EVREN yaratmıştır. Bizimki bunlardan
biridir ve Süper uzay'da diğerleriyle birlikte bulunmaktadır. Ama
her evren kendi başına kapalı sistemdir. Siz öteye geçmedikçe asla
orası hakkında yorum yapamazsınız. Örnek veriyorum: Tavanda yürüyen
üçbacaklı bir yaratık ÖTEDE mutlaka vardır. Ama onun olup olmadığını
BİZDEN bir gözlemcinin gidip görmesi, belgelemesi ve tutanak tutması
gerekmektedir. Evet böyle bir kuş var, yerçekimi ters olduğu için
tavanda yürüyor ve yerde uçuyor... Bu gerçekten (Sonsuz ihtimkal
yasalarına göre) var.
Fakat bizi ilgilendirmiyor. Onun günah ve sevabı da bizi
ilgilendirmiyor.
Sonsuz sayıda evren Süper Uzay'da duruyor. Sonsuz tane süper uzay da
ayrıca HYPER UZAY'da duruyor. Bunların tümü de KÜRSİ'de duruyor.
Bizi ilgilendiren kendi evrenimiz. Kendi evrenimiz GAYB'dan
değil, "Şehadettendir" Yani görüyoruz ve sınayabiliyoruz.
Göremediklerimiz var elbette (x ışınlarından , mikroplardan başlayın
da meleklere cinlere kadar) onlar da zaman içinde keşfi
gerçekleştirilecek şimdilik BATIN'da kalan şeyler!
ĞAYB şudur: 12345657890 sayılı paralel evrenin 0987654321
yaratığının vücut ölçüleri 12-24-12'dir.
Bunu bilmemiz gerekmiyor. Bizim evren ZAHİR+BATIN'dır bizi
ilgilendiriyor. Ama diğerleri ĞAYB'dır, hiçbir anlamı yok, biz
bilmeyiz, bilemeyiz, fakat alemlerin yaratıcısı oradaki ....sayılı
varlığı bilmektedir.

Oysa bizim evrenimizde ĞAYB yoktur. (Hepsi Kur'an'da tek tek
sayılmıştır. Sadece biz ilmen onları henüz keşfedememişizdir.)

Evrenimiz dört boyutludur. Üçü yer koordinatıdır ve ölçülür.
(Metreyi alıp ölçebilirsin) diğeri de ZAMAN boyutudur.
Saat ile ölçersin.
Zaman hem ileri hem geri akar. Işık hızını aşan biri için
gelecek=Geçmiş olur veya tersi...
O zaman bu kişi GELECEĞİNİ kendi anıları geçmişi olarak görecek ve
bilecektir.
Zamanın ok yönüne tabii olduğunuzda, geleceği göremiyoruz. Ama
HIZLANDINIZ MI, ikizinizin de geleceğine geçebilirsiniz.
Örneğin ikiz kardeşim ve ben 10 yaşındayız. Ben ışık hızıyla hareket
ettim ve on yıl sonra geri döndüm. Ben 20 yaşındayım ama ikizim 150
yaşında-ölmüştür bile...
İkizim geleceğini bilmiyordu. Ama ben gittim ve onun 20 yaşında
evlendiğini 4 çocuğu olduğunu, ikizimin nerede ve nasıl öldüğünü,
torunlarını gördüm...
Oysa 10 yaşındayken ne ikizim ne de ben geleceğimizi bilmiyorduk.
HIZ faktörü devreye girince GELECEĞİNİ EKRANİZE edip okudum!
Bunun için Kur'an'da "ĞAYB" dışında Allah'ın bildiği kulun bilmediği
hiçbir ifade yoktur. Kıyametin ne zaman kopacağını, dişinin neye
gebe olduğunu, yağmurun ne zaman yağacağını vb. yani ZAMAN ile
ilgili herşe için Rabbim, "Benden başkası BİLEMEZ"
demiyor, "Neredeyse bildirdim" diyor.
Bugün tüpleme yoluyla istediğiniz cinsiyette çocuk sahibi
edinebilirsiniz. Yağmur bombalarıyla dilediğiniz saatte yağmur
yağdırabilirsiniz. Evrenin soğukluğu -270 C'dir, mutlak soğuğa üç
derece kalmış (Enfazla bin yol sonra kıyamet)
Jana'nın gelecekte kendi doğurduğu bir çocuğu var. Doğum tarihi üç
asır sonra! Jana bile doğmadı. Ama doğduğunu ve doğurduğunu
biliyoruz. Bu geleceğin sırrı değil artık. Ben Jana'ya senin
çocuğunun adı şu, bu okuldan mezun diyebilirim. Bu beni kahin falcı
yapmaz. Şu anda senin BİLMEDİĞİN tanımadığın ikinci, üçüncü,
dördüncü kuşak torunların var. Sen nasıl baban ve dedeni tanıyorsan
ve biyografisini biliyorsan, onlar da seni tanıyor. Ne zaman nerede
öleceğini dahi biliyorlar. Mezarının başında saygıyla duruyorlar.
Onlardan biri HIZ faktörüyle buraya gelip senin NEREDE öleceğini
söylese bu ĞAYB değildir. Bu durumda nasıl deriz ki, "Geleceği
Allah'tan başkası bilemez!" Senin torunun ikinci bir tanrı mı?
Kısaca birinci sorunun yanıtı bu candaşım...

2. KEVSER suresinde >>KeSiR, eKSeR, iKSir kökeni var. Kevser v
harfinin katılımıyla oluşturulmuş bir türevdir. Kök kelime eSiR'dir.
Ama Arapça'da İKİ harfe dayalı kök olmadığından, bunu telafi etmek
için oraya vav, ye, ayn vb. sokuşturarak ÜÇE tamamlarlar. Kevser'in
adı Esir'dir (Yabancı dillerde Ether)Kur'an'da bunu açıklayan kelime
ise KÜLLİ ŞEY'İN dir. "Sana HER BİR ŞEYİ VERMEDİK Mİ?" biçiminde
tercüme edilmesi doğrudur. Bunu iksir ile birleştirip CENNET ŞARABI
falan demek, dinen sakıncalı ve cehalettir.

veNHaR'a gelince:
Rabbimiz Resulullah efendimize mahsus olmak üzere (Bunları siz ben
yapamayız haramdır) bazı imtiyazlar vermiştir. 7 eş ile aynı anda
evli olmak, geceleyin kalkıp kendine farz olan bize olmayan namaz
kılmak, sadece peygamber eşlerinin açık giyinmemesini emreden manto
(cilbab/Pelerin) ayeti vb. gibi ayrıcalıklar vardır.
GECE (Leyl) namazında nasıl ki zaman bildirilmişse,
GÜNDÜZ işlerinde de zaman bildirilmiştir.
Bilirsiniz, LEYLİ>>>>GECE YATILI (okul gibi)
NEHARİ>>>GÜNDÜZ (Yatısız gibi)
Rabbim Kurban kelimesini SEVMEMEKTEDİR ve yergi olarak Katletmek,
katil olmak kökünden gelen KITAL ile anlatır. Ama bunun yerine yani
maktul'ün fiyatı kadar İNFAK etmeyi sever. Sever kelimesini
yadırgamayınız. Mesela Rabbim "EVLENMEMİZİ" sever; "Boşanmamızı"
sevmez. Ama ikisi de ALLAH'ın emridir. Çaren yoksa boşanacaksın
elbette!
Şimdi bu açıklama ardından elbette bu "VENHAR" eylemi neyin nesidir
sorusu gelecek. Bu sorunun sorulmasını hiç istemem. Çünkü,
Resulullah'ın hayatını Kısas'ı Nebi veya Resulullah güncesi olarak
okumak ve özümsemek gerekir. (Sindirmeyi aşmanız gerekir.) Ondan
sonra veNHaR'ı örnekleyerek anlatabilirim. Bu söylediğim tüm
candaşlarım için geçerlidir. Hadislere dayanmayan Siyerlerden
efendimizi okuyunuz. Bu da yetmez, batı kökenli Arabiyatçılardan
tarafsız olarak okuyunuz. Haniflik çizgisine uymayan ne varsa ATIN
ve kalanı özümseyiniz. Bu aşamadan sonra zaten efendimizin ahlakı
üzerine (ki 2005 yılı başını planlamıştım. Çünkü önce HANİF DİN ve
BİLİM bitirilmeli) büyük sırlar vereceğim Allah inşaa..
Efendimizin elbette GÜNDÜZ görevleri vardı. En başta KADI görevi
yapıyordu-kendisine başvurulursa eğer- Ama bu hukuku vermem için çok
erken, aksi halde şeriat dininin ekmeğine yağ süreriz ve biz de
süfyaniliğe bilip-bilmeden kayarız diye çok korkuyorum.
Bir örnek: Ben AŞIK olduğum halde bunu vurgulamadım. Yani yoğun bir
aşk ehlinden biri olarak bunu öne getirmedim. Tam tersine "İLİM
EHLİ" olmayı öne çıkardım ve hep ilmimizin artması için çabaladım,
hatta tasavvufu/sufiliği/şairliği gözardı ettim.
Oysa ben aynı zamanda tasavvufçuyum, dervişim ve şairim.
Eğer işi buradan tutturup başlasaydım, zaten yüzyıllardır bizi aşk
ile yoğurup, bilimi unutturanların ekmeğine yağ sürecektim. Onun
için bilimi hep öne getirdim ve dayattım.
Yoksa benim gibi iyi bir müzisyen, besteci olan biri zaten AŞK
olmazsa bunları yapamaz. Fakat ben hep BİLİM'i önplana getirdim.
Bilim bitmeden aşk/maşuk olayına geçemeyiz.
Allah'a aşık olup, bu yüzden Mütteki olmayanlar (aşkın gözü kördür,
korkuyu unutturur) ile cehennem dolacaktır.
Rabbim böyle emretti : "Orta bir yol tutun" dedi...

3. Yecüc-Mecüc ile ilgili Zülkarneyn TARIK ile gelmedi. Ama sonraki
Zülkarneynler (İki zamanlılar, geçmişte bir daha doğanlar) ise hepsi
Tarık (Dhurakhapalam) ile geldiler.
Zülkarneyn hasbel kader, Firavun dönemine de gidebilirdi.
O Zülkarneyn alet-edavat, ekipmanını ve kendini olduğu gibi
götürebiliyor geçmişe... Yani gençleşmiyor, yeniden doğmuyor ama
yine de İKİ ZAMANLI oluyor.
Diğer Zülkarneynler için şu esas var:
Yola çıktığı yaşı 14 ile çarpınız ve yola çıktığı tarihten
çıkarınız, geçmişte "BEBEK" olarak hangi zamanda doğacağını
hesaplayabilirsiniz.
2000 yılında 10 yaşındaki biri 140 yıl geriye gider (2000-140=1860
yılına)
20 yaşında biri 280 yıl geriye gider.
50 yaşında biri 700 yıl geriye;
100 yaşındaki biri de 1400 yıl geriye gidebilir. Bundan daha öncesi
yoktur çünkü, kendini var eden neden anne ve babanın yumurta
aşılamasıdır. O andan itibaren RESMEN vardır. Daha öncesi olamaz!

Zülkarneyn'in çizimleri UFO biçiminde değildir. Mesela Hint
Wimana'larına bakınız, o UFO değil, kargo gemisidir.
Cinlerin oluşturduğu ateştoplar da UFO'lara benzetilebiliyor. Ama
bunlar evine inince futbol topu kadar olduğunu ve seni kovaladığını
görüyorsun. (Bunlar için Web search etmelisiniz. Vimana'lar
özellikle ZÜLKARNEYN cockspit'inin çizimidir ve gerçeğe yakındır.)

4. Son sorunun yanıtını dikkat edersen, bundan hemen önceki bir
yanıtımda verdim. O evrenler ve oradaki kişilerin günah-sevabı,
cenneti cehennemi bizi ilgilendirmiyor. Orası gerçek ĞAYB'dır.
Herşeyi farklıdır. Mesela ağzı burnu yoksa, o kişiye "Gargara yap
diye ayet gelmez" vs. vs.

Hoşça-dostça
RZİ








--- In aiberg@yahoogroups.com, "abdulhalim1984"
<abdulhalim1984@y...> wrote:
> slm w slm sevgideğer dostlar w kaptanım
> aklıma takılan bir iki soru var yardımcı olursanız sevinirim
>
> 1-geleceği bilmekle gayb ı bilmek aynı şey midir?
> geçmişin ve geleceğin bilgisi levhi mahfuzda bulunduğuna gore
bunlar
> gayb olmaktan çıkmış olması lazım yani geleceğin gayb kapsamında
> olmadığını düşünüyorum
> kuranda allah tan başka kimse geleceği bilemez diye bir ifade var
mı?
> eğer boyle bir ifade varsa muhyiddin arabi nostradamus velikovski
> gibi kişilerin kehanetleri ayetle çelişmiş olmaz mı?
>
> 2-hocam bu soruya sizin yardımcı olmanızı ozellikle rica ediyorum
> kevser suresinde geçen
> "fe salli li rabbike veNHaR" ayetindeki venhar kelimesinin
BOĞAZLAMAK
> (eğer boyle ise) anlamından başka bir anlamı olup olmadığı[rabbine
> YAKLAŞ anlamı gibi]
>
> 3.TARIK aracı ile binlerce yıl oncesine mesela firavunlar donemine
> zaman yolculuğu yapılabilir mi?yoksa en fazla 300-400yıl geriye
mi
> yolculuk yapılabilir-firavunlar doneminde gorulen UFOkayıtları var-
-
>
> 4-paralel evrenler konusunda
> super uzay surecine gore [sınırlı bir ]sonsuz ihtimalin
> gerçekleşiyorsa bir evrende iyi olan birisi diğer ihtimalin
> gerçekleştiği evrende kotu birisi olabilir mi?eğer olursa hangi
> durumuna gore ahirette hesap verecek?
> aynı bizlerin olduğu ama mesela KURANI KERİMİN olmadığı bir evren
> yada daha farklı bir kuranın olduğu evren ihtimali de var mıdır?
>
> şimdilik aklıma takılan sorular bunlar
> gerek sevgideğer aiberg hocam siz gerek diğer dostlardan birisi
> yardımcı olursa sevinirim
> şimdiden teşekkür ederim
>
> RABBİ ZİDNA İLMA
> SLM MİH SLM
>
> abdullah kılıç
> ^^merakli^^

Hans von Aiberg
Not: Sitelerimizdeki bütün içeriklerin her hakkı saklı olup, bunları İnternet web sitesine kopyalamak, çoklu ortamlara yönelik elektronik paylaşım ve dağıtıma açmak, televizyon, radyo, gazete, dergi, broşür, kitap vb yayınlamak. Bu bilgilerin kendine ait olduğunu bildirmek. Bilgiyi üretmeden kopyalama, sahiplenme, fikir haklarını yasal olmayan yollardan kullanma. Fikir eserlerinin korunmasını amaçlayan, 5237 sayılı yasanın 7/2 maddesi, 5728 sayılı yasanın 138. maddesi, 5846 sayılı yasanın 71/1 maddesi ve Türk Ceza Kanununun 53. maddesine göre haklarında dava açılacağı gibi cezai yaptırımlar uygulanacaktır.
Sosyal paylaşım sitelerinde kullanılması, alıntı yapılması, kendininmiş gibi gösterilmesi yasaktır. Sayfamızdan direkt link ile, kaynak gösterilerek paylaşılabilir olup, reddetme tasarrufu yazarımız Hans von Aiberg'in takdirindedir.
Geri Dön     Yukarı Çık