61 Nolu Mail
Tarih:Haziran 13 2001 Çarşamba - 21:12
Konu:Re: Düşünceler
slm&slm
KK (KuranıKerim) Vakıa Suresi 25.ayet: “İlla kıylen
Selamen Selama” Yani “Selama selamdan başka bir şey eklemek boş-
sözdür” buyurmaktadır. “Selamına selam”demektir. "Senin selamına
benden de selam"demektir ki, gereksiz bir sürü arapça cümlenin
yerine hatta, merhaba, nasılsın, çoluk-çocuk sıhhat ve afiyette mi?
Daha daha nasılsın" vb.yerine geçer.
Svg.dğr.mektup arkadaşlarım. Bizim anadilimiz Arapçaymış gibi
taklidi müslümanlık gereği Allah'ın kısalttığı o mübarek söz yerine
uzun uzadıya takılar kullanıyoruz.
Bu yüzdendir ki açılışı SLM&SLM diye kısalttım. Biliyor
musunuz Sevgideğer=.svg.dğr. okurlar, içime doğmuş gibi bilgisayar
terminolojisini (Kendi formatım olan html ve http'yi ilk test
ederken, ilk mesajım da SLM olmuştu. Yerleşti ve iyi gidiyor...
Selam dünya uygarlıklarının en eski kelimesidir diyebilirim.
İnsan yaratıldığında yalnızdı. Kendisinden başka biri yoktu. Bu asıl
insandan üç cins çıkarıldı. Erkek(Adem=XY) Kadın (Havva=XX) ve Huri
(YY. Bu sonuncu insan türü Cennet'ten yeryüzüne sürgüne gönderilmedi
ve orada kaldılar)
Bir insandan üç insan cinsi çıktığında, birbirlerini ilk
gördüklerinde ilk kelimeleri "Selam" ve karşılığında yine "Selam"
idi.svg.dğr kalemdaşlarım.
Bu kelime ADEMCE'dir, hiç bir dile ait değildir ve ilk
nezaket görgü kuralı, ilk sevgi sözcüğüdür. Anlamı ise muhteşem:
BARIŞ!
Barışa Barış... Kur'an nasıl ki OKU emriyle başladıysa,
bundan milyonlarca yıl önce de İslam dini BARIŞ adıyla
başlamıştır.İslam, Müslüman, teslim, selim, selam ve daha türevleri
hep bu SLM üç harfi üzerine kuruludur. Örneğin iSLaM, müSLiM, SeLaM,
teSLiM...
Barış hissedilmelidir. Yani SULH olan barış kelimesi İslam
kelimesinden çok farklıdır. İki can düşmanı geçici olarak SULH
yaparlar, örneğin cesetlerini toplamak için ara veren iki ordu, daha
sonra yeniden savaşırlar. Oysa Selam=İslam kelimesinde zoraki sulh
yoktur, içinizden gelir. Sulh kelimesinin tersi Savaş'tır. Ama Selam
kelimesinin bir tersi yoktur, Selam ve İslamın tersi savaş demek
değildir. Onun tersi ikinci kez selamdır:Selam ve Selam...
Bizler İSLAM dininin mensuplarıyız. Artık bu kavramları da
aşalım ve ağzımızı alıştıralım: Bizler BARIŞ dininin mensuplarıyız.
Haydi barışın, barışmakta yarışın...Önce kendiniz ile barışın. Sonra
doğa ile barışın, unutmayın ki Cennet YEMYEŞİL ve TERTEMİZ'dir.
Doğaya borcunuzu ödemek için lütfen yılda en az bir kez "AĞAÇ
dikin". Unutmayın ki, diktiğiniz o ağaç görünürde buradadır ama,
aslında sizin için bir gezegen büyüklüğüned bir orman olacaktır.
Rabbimiz ateştop halindeki doğaya "AĞAÇ dikmedi mi?" Haydi
barışçıllarım, Allah'ımızın ahlakıyla ahlaklanalım, doğayla barışalım.
Artık musluklardan akan o dupduru leziz su yok! 15 yıl
geçmeden o sular pet şişelerde satılıyor. Artık o tertemiz hava yok,
dünyayı duhan kapladı ve daha da beteri gelecek...
Hayvanların da soyunu kuruttuk. Bize kentlere yani insana
sığınan kedi ve köpekleri aldık zehirledik, Belediyelerce katlettik.
Ah o hayvan hakkı var ya, o hiç ödenmeyecek, Kul hakkı gibi "Al gülüm
ver gülüm" ödeşmeyecek...Onlar masumdur, günahı ve sevabı yoktur ki,
nasıl ödeşeceğiz?
Kurban denen bir katliam yapıyoruz. O hayvancıklara neler
çektiriyoruz. 2001 yılında Balıkesir'in göbeğinde Üniversite mezunu
satın aldığı süt danasının "Kaçmasın diye dört ayağını keserek" üç
gün besleyen ve o zavallıyı kestikten sonra kendisini Cennetlik
görmekte bir an tereddüdü olmayan insanı tanıdım. O insan olduğu
için ben İNSAN değilim artık, onunla aynı kefede olamam. İstifa
ediyorum ve ben insan değilim diyorum, hem de tüm içtenliğimle...
Din adına bu katliam neden? Biz atalarımızın dinini mi
yapıyoruz yoksa Kur'an emrini mi?
Atalarımız dinine göre "Hacc yani Kurban bayramı 4 gündür ve orada 4
milyon kurban (Deve, sığır, koyun, keçi vb.) kesilir. Suudilerin
soğuk hava depoları 150 bin kurban içindir. Yani 4 stadyum dolusudur.
Ya geriye kalan 3 milyon 850 baş hayvan nereye gidiyor dersiniz?
Toprağa gömülüyor, ceset tarlaları oluşturuluyor. Mekke'nin limanı
Cidde'nin hemen karşısında bir feribot mesafesi uzakta duran Sudan,
Somali ve Eritre gibi açlıktan kitle halinde ölen müslüman ülkelere
bile gönderilmiyor. Kurbanların çoğu da hacıların talebilini
karşılamak üzere hamile hayvanlardan da tedarik ediliyor, bunların
nüfusu azalırken dünya çapında et fiyatları her yıl yukarı
tırmanıyor. Acaba benim Rabbim kurbana ve kana bu kadar aç
olabilir mi?
Şimdi BARIŞ adına lütfen şu ayetleri araştırın:
9/36 Haram aylar dört tanedir. Bu aylara saygısızlık etmek
haramdır.
9/37 Haram aylar ard arda değil dört ay halinde dağıtılmıştır
ve yerlerini keyfi olarak değiştirmek büyük günahtır.
5/97 Haram aylar İnsanların Barış dayanağıdır. Haram aylarda
sadece HACC yapılır ve savaşılmaz.
2/217 Haram aylarda savaşmak büyük günahtır.
Haram aylar yıl içindeki 4 aydır ve birbirini izlemez, kimi
kış içinde kimi yaz içindedir. Toplam 120 gündür ve yılın üçte-biri
tutarındadır. Haram ayların amacı HACC'a gitmektir. Bunun için haram
aylar 120 gündür ve Hacc edilmesi içindir, insanlar Hacı olurlar.
Kalan 240 gün ise UMRE'dir yani Hacc dışı nafile ziyarettir.
Pekiyi Allah'ın emri böyle de 4 aylık bir Hacc farizasını
neden tıkış tepiş dört milyon kişi olarak dört günde yapıyoruz? Hem
de adam başı birer kurban keserek ve sanki koca ineği orada
yiyecekmişiz gibi cinayet işleyerek...
Allah'ımız 4 ay HACC diyor, biz bunu 4 güne, birbirini
çiğneyip öldüren tıkış tepiş 4 güne indirgiyoruz. Koşun şehit olmak
için o milyonluk kuru kalabalıkta birbirinizi öldürün!.
Rabbimiz bize 120 gün içinde değişik günlerde kurban
kesilmesini ve bunların peryodik olarak diğer yoksul ülkelere düzenli
sevkini ve özellikle yetim ve çocuklara gönderilmesini istiyor.(Ayet
isteyene de istemeyene de kurbandan armağan ediniz buyuruyor. Bunun
içinde dünya çocukları var. Onlar sabi masum yani akil-baliğ/Ergin
olana dek müslüman değiller mi? Onların anne-babaları gayrı müslim
diye göndermeyelim mi?)
Evet hep birlikte müslümanız ama ben bunlarla aynı dinden
değilim.(Zaten Hanif'im)
Bir türlü anlayamadık şu mübarek Kur'an'ı Kur'an
KURUMSAL'dır. Müessesseleşmemizi istiyor. Nasıl ki Zekat "Vergi"
çıkışlı mali bir kurumsal unsur ise, Kurban da çoluk-çocuk önünde
vahşet tablosu yaratmak değildir. Onun da MEZBAHA denen (Bu bir
seyyar TIR da olabilir) gezgin bir kurum içinde ve gözardında olması
gerekir.
Tevrat'a dayalı Musevilik intikamcı ve savaşçı bir dindir.
Her milletin bir tanrısı vardır ve Yahudilerin özel ilahı olan Yahowa
başka ırkların can düşmanıdır. Başka milletlerin katledilmesini, bu
yapılamıyorsa, burunlarının kesilmesini, ellerinin ve kemiklerinin
kırılmasını emreder. Oysa onlar da müslümanlardı (Muşlom) ve barışa
SELAM'a dayalılardı.(Şalom İbranice Selam=Barış demektir ve Museviler
kendilerinden başkasına bu selamı kullanmazlar)
İkinci olarak da İncil'e dayalı Hristiyanlık gelmişti. O da
çok barışçıydı ve selama (Salut) dayalıydı. Öyle ki asla ve asla
savaşmak yoktu. Birisi yanağınıza tokat atarsa, öteki yanağınızı
uzatın. Buna da tokat atarsa yeniden ilk yanağınızı uzatınız."
felsefesi vardı.
İslamiyet ise SLM barış ile geldi ve hatta Cihat yani
özsavunmaya , nefsi müdafaanıza bile yıllarca izin çıkmadı. Daha
sonra da gerçekten mücahede emri geldi. Bu haliyle Kur'an
hem "Yanağımızı uzatmamızı, fakat tokat yersek ötekini uzatmak yerine
kendimizi savunmamızı" istemektedir. (Yahudilerin intikamcı ve insan
düşmanı tanrısıyla Hristiyanların çok hoşgörülü tanrısının
ortalaması sanki...)
İslam (Barış) kelimesi Kur'an'da örneğin Ali-İmran suresi
102-103 ayetlerde yer alır
"Ey inananlar, Allah'tan korkun (aşık olmaya kalkmayın) ve
son nefesinizde BARIŞ içinde can verin.Topluca Allah'ın ipine
tutunun, (Şeyhlerin ipine değil) sakın dağılmayın ayrılıp
(mezheplere) bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetlerini anın. Hani
siz birbirinizin can düşmanı kalleşler iken O(Allah) gönüllerinizi
SEVGİ ile birleştirdi de BARIŞI sayesinde birbirinizin KARDEŞİ
oldunuz."
Maide 3üncü ayet içinde yanlışlıkla yer alan (ki Kur'an'ın
son ayetidir. Bundan sonra ayet gelmemiştir) pasajda şöyle
buyuruluyor:
"Bugün üzerinize olan nimetimi tamamladım.Sizin için din olarak
İslam'ı (BARIŞÇILLIĞI) seçtim ve bundan razı oldum."
Selamı, İslamı, Müslimi ve teslimi hep DİNİMİZİN adı sandık.
Oysa hiç BARIŞI BARIŞIKLIĞI , BARIŞÇILLIĞI, BARIŞMAYI dinimizin
ismi olarak özümseyemedik. Keşişler gibi, hep İslamı (Barışı) bir
kavga aracı olarak, cihad, silah, Hizbullah cinayetleri, insanları
taşlayıp öldüren Mollacılık, kılıçla kafa kesen arabesklik, diğer din
gruplarını da kitle halinde kesip biçen Taleban zıpırlığı diye
düşündük. Bunun barış neresinde? Kan ve vahşetin adı ne zamandan beri
BARIŞ oldu?
Bu bakımdan ben nasıl ki insan olmaktan istifa ettimse,
müslümanlıktan da bir bakıma istifa etmeyi düşündüm. Daha doğrusu
müslümanlığı aşmayı yani HANİF olmayı seçtim.
Barış yani İSLAM bir amaç değil, araçtır. Amaç olan HANİF
olmaktır.
svg.dğr. Hanif dostlar. Size Müslümanlıktan daha doğru daha
gerçe, daha güzel bir dinin adını araştırmanız için ödev olarak
vereyim mi? Arapçası Hanif olan bu kavram için bir altyapı ve ön
bilgi olarak şu ayetleri ödev edininiz ki, anlaşılayım ve
anlaşabilelim. Çünkü söyleşilerimizin temeli için böyle bir hazırlığa
gereksinimimiz olacaktır.
Bakara/135: "...De ki Hayır biz Hanif olan İbrahim'in
dinindeniz."
Ali İmran /67: "İbrahim ne Yahudi ne hristiyandı o Hanif
dinindendi."
Ali İmran 95; "...De ki Allah gerçekçidir. O halde İbrahim'in
dini olan HANİFliğe uyun..."
Nisa/125 "Kim vardır ki, ondan daha güzeli var olsun?
İyilik halinde tam bir ihlas ile kendini Allah'a teslim etmiş
(Yaratan ile barışmak) ve Allah'ın indindeki en güzel din olan
İbrahim'in dini Hanifliğe tabi olmuştur. Allah İbrahim'i dost
edinmiştir."
Enam 79 "Kuşkusuz ben her dinden vazgeçip yüzümü Hanif olarak
o gökleri ve yeri yaratan Allah'a döndüm.
Enam161 "De ki muhakkak Rabbim beni İbrahim'in doğru yoluna
dosdoğru olan Hanif dinine iletti."
Yunus/105 "Ey Resul de ki: Ayrıca yüzünü Hanif dinden ayırma
ve sakın ortak koşanlardan olma diye emrolundum."
Hac/ 31 "...Allaha Hanif olarak muhatap olun, habis ortaklar
koşmalardan kaçının"
Nahl/120: "Doğrusu İbrahim hakka yönelen bir kurucuydu. O
Hanif idi."
Nahl/123 "Ey resul, Sana Hanif ol, İbrahim'in dinine uy diye
vahyettik"
Beyyine/5 "Halbuki onlar yalnızca Hanif olmak üzere dini
sadece Allah' a has (özgün kılarak, mezhep imamlarına, şeyhlere
kullara vb. has kılmayarak) Allah'ı bilmekle salatı ikame etmekle ve
zekat vermekle emrolunmuşlardı.En dosdoğru ve gerçekçi din de işte bu
Hanifliktir.
Yunus/30:"Sen artık yüzünü hakka yönelmiş HANİF dine dön ki,
Haniflik Allah'ın mayasıdır. İnsanları o maya üzerine yaratmıştır.
Allah'ın yaratışında hiç bir değiştirme ve değişiklik bulunmaz. İşte
En doğru ve en sağlam din HANİFliktir, fakat insanların çoğu
bilmezler"
Yunus/43 "Allah katından geri çevrilmez bir gün gelmezden
önce yüzünü Hanif dinine çevir. Ki o gün insanlar bölük bölük
ayrılırlar."
Dikkat ettiniz mi svg.dğr.ler "İslam, müslümanlıktan çok
Kur'an H.A.N.İ.F diye müslümanlık üstü bir dini emrediyor. Hem de
Resulullah'a emrediyor ve "İslam kalmakla yetinnmeyip, yüzünü
(Pusulasını) HANİF dine çevirmekle emrolunmuştur.(10/105) Bunu
aklından çıkardığı anda "Yüzünü yeniden Hanif dinine çevir."(30/ 30)
demiş ve 13 ayet sonra
"Yüzünü DOSDOĞRU Hanif dinine çevir" diye uyarılmıştır. (30/43)
Bilmem anlatabildim mi HANİF dostlarım, (Allah İbrahim'i
Hanif olduğu için DOST edinmiştir)
Bilmem anlaşabildik mi Sevgi değerlerim... (Müslümanlık
Sevgi+barıştır)
Bilmem anlaşıldım mı ? 'Müslümanlık araçtır, aracı amacından
çok sevenin yeri Vakıa suresindeki Ashabı Meymene'nin Cennetleridir.
Amaç olan HANİF'liktir. Amacını aracından çok sevenlerin yeri
ise bu Cennet'in üzerindeki Allah dostları mekanı olan SABIKUN'dur.
Vakıa suresi başlarında sizler üç sınıf olacaksınız, Cehennemlikler,
Cennetlikler bir de bunların üzerinde ALLAH
DOSTLARI..."buyurulmuştur.
En güzel ve gerçekçi din Hanifliktir. Müslümanlıkla
yetinmeyin, küçük hesaplara girmeyin. Eğer Sabıkun'a giderseniz orada
(VAKIA-25) sadece selam ve selam var.
slm&slm
SELİM

Hans von Aiberg
Not: Sitelerimizdeki bütün içeriklerin her hakkı saklı olup, bunları İnternet web sitesine kopyalamak, çoklu ortamlara yönelik elektronik paylaşım ve dağıtıma açmak, televizyon, radyo, gazete, dergi, broşür, kitap vb yayınlamak. Bu bilgilerin kendine ait olduğunu bildirmek. Bilgiyi üretmeden kopyalama, sahiplenme, fikir haklarını yasal olmayan yollardan kullanma. Fikir eserlerinin korunmasını amaçlayan, 5237 sayılı yasanın 7/2 maddesi, 5728 sayılı yasanın 138. maddesi, 5846 sayılı yasanın 71/1 maddesi ve Türk Ceza Kanununun 53. maddesine göre haklarında dava açılacağı gibi cezai yaptırımlar uygulanacaktır.
Sosyal paylaşım sitelerinde kullanılması, alıntı yapılması, kendininmiş gibi gösterilmesi yasaktır. Sayfamızdan direkt link ile, kaynak gösterilerek paylaşılabilir olup, reddetme tasarrufu yazarımız Hans von Aiberg'in takdirindedir.
Geri Dön     Yukarı Çık