6362 Nolu Mail | |
Tarih: | Mart 06 2003 Perşembe - 14:38 |
Konu: | Re: Edoferon & Buyukkoca |
selam selam sevgideğerim Edip Büyükkoca'ya rahmet Seni gıyaben tanıyorum, duydum ama tanışmadım. Biz bir üçgendik (Seninle dörtgen) Ben, Edip ve Sacit. Üçümümüz de prof. olmakla birlikte, kendimizi alanlarımızda çok aşmıştık. Sacit Adalı şu an, Anayasa mahkemesinin profesörü ve benim candan arkadaşım. Daha doğrusu son miras dostum. (MÜ.den SEÇİLEREK anayasa mah.ne gitti.) Bu üçgende ben EN GİZLİ ortaktım. Onun için beni tanıman mümkün olmadı. Onkolojideki devrim bir ilaç, kuşkusuz yüz trilyon usd gibi dönen bir sektörde menfaatleri bozabilirdi. Ben saklı kalmak zorundaydım. Niye mi? Günde sizi üç kere ABD büyükelçisi özel ABD bayraklı kordiplomatik plakalı Cadillac'ı ile ziyaret ediyorsa, bunun altında bir bit yeniği vardır. (Abdullah Gül bile topu topu on kere ziyaret edildi bugüne kadar...) Petrolden bile daha önemli bir alandı bu. Benzin koymazsın otomobiline ama, Kanser isen EDOFERON'suz yaşayamazsın. Tek çaren üstelik... Diğer kanser ilaçlarının tamamı ise "Ölecek olanın MEZAR SOYGUNCULUĞU" ama, bilirsiniz ki, Dünya Farmakoloji TEKELİ bundan nasıl para yiyor :((((( Edip candaşım bana, Halo uzay teoremiyle gelmişti. "Yahya diye biri rüyama girdi ve senin adresini söyledi. Ben bu rüyayı unuttum ama, sabah o adresi kendi el yazımla özelliği olmayan, fakat evimdekilere hiç benzemeyen bir kağıt parçası üzerine yazılmış olarak buldum." demişti. Onun holoistik uzay projesi üzerine benim Arş'ın 4 direği diye bu gruba astığım bir Wholegram ve Hollygram grafiği BİREBİR örtüşmüştü. Ben de o sırada hem ilk altı kitabımı yazmıştım hem de NASA'dan yeni gelmiştim. (Kitaplarımı 8 günde yazarım, bundan fazla uzarsa sıkılırım ve o saatte bırakırım. Kitaplarımı dizip yayınlamaları ise 8 haftayı aşar.) Ona Nasa buluşlarımın tamını verdim. Etoksilat'ı...Yani sözünü ettiğin deterjanın ana madde formülünü. O petrol mühendisi olduğundan bunu ilerletti. Sonra siyah nokta benlerin, aslında IŞINSAL olarak sanki derimize isabet eden ve endrojen olarak içten gelen bir tür İYİ HUYLU kanser olduğunu kanıtlamıştım. Onun matematik Holo-ışınsal formüllerini vermiştim. (Akneson) Ve sayısız hanım, yüzlerinden o noktanın basit bir krem ile kaybolmasına hayretler etmişlerdi. İlk yaptığımızı turuncu yuvarlar bir kutuya koymuştuk. İlk deneğimizin adı da Hatice S. idi. Kronik akneleri yanında iri benleri de kaybolmuştu. Bundan başka Edoferon (Yine ışınsaldır ve DNA sarmalının birebir mikro bükümüdür) ile birlikte çalıştık. HIV sistemi İnterferon'un tersine bunu kabul ediyordu. Size söylemiştir belki Edoferon kelimesinin açılımı EDİP'ten çok Edström'ün ED'idir. Diğer çalışmalarının hiçbirinde ben yer almadım. Onlar ortaklığımıza girmiyor. Hatta Edoferon'un kobaylarda denenmesi aşamasında ben yoktum. (Avustralya'da evliydim.) Günün birinde Edoferon'un SSK (O zamanki adıyla Samatya hastanesi) hastanelerinde ve daha sonra da Okmeydanı Onkoloji hastanesinde denendi. Başhekiimn şartı şuydu: "Ancak ölümü kesinlik kazananlar üzerinde deneyebilirsiniz." Tam ümitsiz 56 hastadan 34'ü geri geldi ve yaşama döndü. Bu inanılmaz yüksek bir yüzde idi. Prof.Dr.Edip Büyükkoca girişimciydi. Bana telefon ederek, "Bunu sağlık bakanına ödenek almak için götürüyorum." dedi ve okeyledim. Bakan VURAL, o devrin parasıyla bir laboratuar kurmak için gereken 800 milyon lira ödeneği vereceğini söyledi. Ancak 3 şartı vardı: 1. "Bu parayı bakanlar kurulundan geçireceğim, bakanların ödenek için imzası size 500 milyon TL'ye mal olacak. (Bu muazzam parayı kabine paylaşacakmış. Kalan 300 milyon ise bize değil, LABORATUARA veriliyor. Yani emeğinizle sıfır kazanıyorsunuz. 2. "Edoferon patentine ben % 33 ortak olacağım. Aksi halde almanız gereken patenti verdirtmem." 3. Laboratuar sizin değildir, BİZE geri iadeyle bırakılacaktır. Ve de uzun bir anlaşma kağıdı. Bulduğunuz ilaç sizin bile değil, DEVLETİN oluyor, siz hiçbir hak iddia edemiyorsunuz, dışarıya satamıyorsunuz. Kâr ise sıfır... Emek karşılığı falan yok. İmzalamadık elbette... Prof.Dr. Sacit Adalı kendini tutamadı, "Vay canına çivisi çıkmış DEVLET denen tabutun" diye bakanlıkta bağırdı. Adalı tanıdığım EN SAKİN insandır. Düşün ki o bile sessiz koridorlarda vargücüyle bağırdı! İlacını sırayla Türkiye'deki patent bürolarında, Londra'da ve Japonya'da sundu. Ona TÜRK TABİBLERİ "Ziya özel" muamelesi çektiler. Uğur Dündar'a onu çağırtıp, TV'de rezil etmek için komplolar kurdular. Öte yandan o sürekli tehdit almaya başladı. ABD konsolosları ve daha sonra bizzat büyük elçi onu yoklamaya başladı. Resmen takip ettiriliyordu. Endişelerini anlatıp, Türkiye'den Londra'ya kaçtı. Orada da onu buldular. Japonya'ya yerleşmeye karar verdi. İkimiz de BİN pişman olmuştuk. O görünür hedefti, ben ise gizli ve saklı ortak... İlacın maliyeti biliyorsun çok yüksek: 450 USD ile bize Japonyadan gönderilen mikro teknolojili hammaddeyi japonlar giderek 650 $ yaptılar. (Doz başına) Sonra buna CİF ve FOB farkı ekleyerek 112 dolar da kargo parası koydular. (Son dönemde yaptığım Edoferon'lar 650 usd'ye gelmekle birlikte ben gruba gönderdiklerimden değil emek kârı almayı, 112 dolları bile yansıtmadım, HEP CEBİMDEN ödedim. Yani Edoferon beni BATIRAN bir iyilik haline gelmişti. Çünkü O rahmetli olmuştu. Birgün milliyet gazetesini okurken şöyle bir başlık gördüm: "Sırlarıyla birlikte öldü" Türkiye'nin harika çocuğu en gizemli bilim adamı diye adlandırılan Prof. Edip Büyükkoca........ diye başlayan yazılarda onun öldüğünü öğrendim. Eşi ve küçük yaştaki çocukları onun ölümünü normal karşıladılar. Ama ben bazı rahmetli ZigZag üyelerinin ya ensülin şokuyla ya en küçük bir sağlık kontrolünde içeriden öldürüldüklerini biliyordum. Uzatmayayım, Edip'in kalbinden geçirilen bir hava kabarcığıyla öldüğünü biliyorum. Ve senin de bilmeni istedim. O benim yerime ve benim adıma öldü. Nur içinde yatsın. Başımız sağolsun Soykan... Onun o güleç tombul yüzünü çoooook özledim. Onun Hanif imanını çok özledim. :((((((( --- In aiberg@yahoogroups.com, almilas@a... wrote: > Selam Selam, > > Prof. Buyukkoca'nin olduruldugunu bilmiyordum, cok uzuldum. 1987 - 1990 > yillari arasinda ortak calismalarimiz olmustu. Cok sevdigim ve saydigim > muhterem bir insandi. Cevreye zarar vermeyen ve kullanildiktan sonra cozunen > deterjan, akne kremi (Akneson), kakao ve soda sanayiinde kullanilabilecek > kurutma prosesi ve en onemlisi Edoferon projesinde birlikte calismistik. > > Edoferon'un (fareler uzerinde) malignant tumorler ve bagisiklik sistemi > uzerindeki etkileri tespit edildikten (GATA ve Eskisehir Anadolu Univ.'de > yapilan calismalar) sonra patent basvurulari icin patent avukatlik > firmalariyla gorusmeleri birlikte yapmis ve donemin yeni teknolojiden sorumlu > bakanindan konu ile ilgili destek almistik. Lakin belirli cevrelerden cok > buyuk ve haksiz tepkiler de almistik. > > Son Ozal hukumetinin iktidardan dusmesinden bir sure once kendisine A.B.D'ne > gidecegimi soylemis ve manevi destegini almistim. Oysa imkan verilseydi daha > yapacak cok calismalarimiz olabilirdi. O , kendisine bir cok davet olmasina > ragmen Turkiye'de kalmayi tercih etti. > > Nur icinde yatsin. > > F. Soykan | |
Hans von Aiberg | |
Not: Sitelerimizdeki bütün içeriklerin her hakkı saklı olup, bunları İnternet web sitesine kopyalamak, çoklu ortamlara yönelik elektronik paylaşım ve dağıtıma açmak, televizyon, radyo, gazete, dergi, broşür, kitap vb yayınlamak. Bu bilgilerin kendine ait olduğunu bildirmek. Bilgiyi üretmeden kopyalama, sahiplenme, fikir haklarını yasal olmayan yollardan kullanma. Fikir eserlerinin korunmasını amaçlayan, 5237 sayılı yasanın 7/2 maddesi, 5728 sayılı yasanın 138. maddesi, 5846 sayılı yasanın 71/1 maddesi ve Türk Ceza Kanununun 53. maddesine göre haklarında dava açılacağı gibi cezai yaptırımlar uygulanacaktır. Sosyal paylaşım sitelerinde kullanılması, alıntı yapılması, kendininmiş gibi gösterilmesi yasaktır. Sayfamızdan direkt link ile, kaynak gösterilerek paylaşılabilir olup, reddetme tasarrufu yazarımız Hans von Aiberg'in takdirindedir. | |
Geri Dön Yukarı Çık |